Anne

Anne

Birisine doğduğu yeri, vatanını sorduğunuzda

Almanlar vatan için “Vaterland”,

İngilizler “Fatherland”,

Fransızler “Patrie”,

İspanyollar ise “Patria” derler.

Yaşadığı, serpildiği toprakları Avrupalılar “baba” ile özdeşleştirirken, biz yine annemize sığınır ve Anavatan deriz.

Çünkü anne yatmadan önce okunan ninni, düştüğümüzde dizimize çiğneyip yapıştırdığımız ekmek, masallarda korktuğumuz cadıları terlikle kovalayan kahramanımızdır.

Annenin rolü zamanla değişti mi?

Toplum mu annelere çok fazla baskı uyguluyor yoksa anneler mi kendileriyle çok uğraşıyorlar bilmiyoruz ama yaşam koşulları iyileşmiş olmasına rağmen annelerin omuzlarındaki yük bir türlü hafiflemiyor.

Bir insanın yaşamındaki en önemli karakterlerden biri olması ve özellikle bizim topraklarımızda kutsal bilinmesi sebebiyle anne ve annelik ile ilgili tartışmalar her mecrada yer buluyor. Psikoloji ve sosyoloji anneyi tanımlamaya çalışırken, şairler satırlarına sığdıramıyor, tarih savaşçı annelerden bahsederken, edebiyat anne için en güzel betimlemeleri yapıyor.

Okuyan, gören, dinleyen, bilen insanlar anneyi el üstünde tutarken, bu uzmanlara pabuç bırakmayan, 40 fırın ekmek yemiş “profesyonel anneler” de nerden çıkıyorlar? Profesyonel anne de kimdir demeyin sakın. Mutlaka karşılaşmışsınızdır. Sizi es geçmeleri mümkün değil. “Profesyonel annelerin” elinden kimse kurtulamaz.  

Onları size yönelttikleri şu sorulardan tanırsınız:

Çocuğunu dengeli besliyor musun?, Çok mu zayıf bu çocuk? Onunla kaliteli vakit geçiriyor musun?, Hala yatağına alışamadı mı? Paylaşmayı öğrenemedi mi? Harfleri söktü mü? Çok mu geç kaldı?

En can alıcı soruyu sona bırakıyorum: “Sütün yaramıyor mu?”. İşte keskin nişancı. Bu sorunun elinden hiçbir taze anne kaçamaz. Hatta anne belki de kendini ilk bu soruyla sorgulamaya başlar, ilk bu soruyla anneliği ile ilgili şüpheye düşer.

Oysa bir anneye asıl sorulması gereken sorular şunlar değil midir?

  • Birlikte ağaca tırmanıyor musunuz?
  • Sofrada uzun uzun oturup sohbet ediyor musunuz?
  • Yatmadan önce birbirinize hayallerinizden bahsediyor musunuz?
  • Birlikte hazırladığınız duble çikolatalı kekten karşı komşuya da veriyor musunuz?
  • Sabah uyandığınızda sımsıkı sarılıp, günü selamlıyor musunuz?
  • Salonda bağıra bağıra şarkı söylüyor musunuz?
  • Çimlere uzanıp gökyüzündeki bulutları tombul bakkal amcaya benzetiyor musunuz?
  • Birbirinize çiçeklerden taç yapıyor musunuz?
  • Su tabancasıyla birbirinizi ıslatıyor musunuz?
  • Sokak hayvanlarına leziz yemekler hazırlıyor musunuz?
  • Birbirinizi sevdiğinizi söylüyor musunuz?

Anne dediğimizde hepimizin içi sıcacık olmaz mı? Burnumuza saçlarının kokusu gelmez mi? O zaman anne bize yedirip içirdiği veya bize giydirip öğrettiğinden ziyade bizde yarattığı duygudur ve aslında tüm diğer duyguları da algılayışımız biçimidir.

Tam da bu yüzden anne saf sevgidir.

Yazıyı bitirmeden tabii ki hafta sonu için önermek istediğimiz bol anneli kitaplarımız mevcut. Kısa kısa pasajlar verip, kitaptan bir tadımlık almanızı istiyoruz.

Özge Bahar/ Hep Fazlasıdır Annem:

“Biraz sallar mısın?” diye sordum anneme. Biraz salladı. “Tamam” dedim teşekkür ettim. Oturmadan önce son bir kez daha itti salıncağı.

“Biraz çorba koyar mısın?” diye sordum anneme. Biraz çorba koydu. “Tamam” dedim, teşekkür ettim. Kaseyi vermeden önce küçük bir kepçe daha ilave etti.

 

Özge Bahar/ Annemin Aklı Bende Kaldı:

Ama Memo duyduklarına çok şaşırdı:

Annesinin aklı onda mı kaldı? !

Peki ya annesi akılsız ne yapacaktı?

Eve dönüş yolunu nasıl bulacaktı?

Ya Memo’yla babasını unutursa…

Onları bir daha hatırlamayacak mıydı?

 

Hafize Çınar Güner/ Annemin Kalbi Kuş Gibi:

“Gözlerin neden üzgün anne?”

“Yarın seni göremeyecekleri için !”

“Burnunu çekip duruyorsun, o da mı üzgün?”

“Evet, seni koklayamayacağı için.”

“Ya kulakların, onlar da üzgün mü?”

“Evet, bir günlüğüne ne de olsa senin tatlı sesini duyamayacakları için.”

 

Sara Şahinkanat/ Annemin Çantası:

Bir de bakıyorum dizim kanıyor,

Kaydırağın kenarına çarpmışım.

Eski yaram iyileşmeden

Üzerine bir yenisini açmışım.

Annem çantayı açıyor,

Hop! Yara merhemi…

Hop! Yara bandı.

Belki de çantamız

Bir ilk yardım uzmanı.

 

Pip Jones/ Annemin Bavulu:

"Bavula annemin en sevdiği şeyleri koyacağım.

Annem babamı çok sever. Onun için ben de bavula bu güzel fotoğrafı koyacağım.

Annem benim oyuncak ayılarımı da çok sever, onları her gece yatağıma yatırır.

Annem odun ateşine bayılır. Bavuluna bir sürü odun koyacağım."

 

İçinizdeki çocuğu hiç unutmamanız dileğiyle...

Bloga dön